15 Eylül 2012 Cumartesi

Warum Läuft Herr R. Amok?




imdb'deki 1000. oylamanın şerefine fassbinder filmlerinden birisini seçtim. layık bir 1000. film oldu, dün iyi ki dawn of the dead'i izlerken sıkılıp, bırakmışım dedim. kronolojik olarak gittiğim filmografisinden (götter der pest ve das kaffehouse'ı bulamadım şimdilik) katzelmacher ve liebe ist kalter als der tod (love is colder than death)'den sonra izlediğim üçüncü film.

sıradan bir hayat gibi görünen, insan ilişkileri üzerine ağırlıklı bir film. filmin sorusu da burada yatıyor zaten, her şey sıradandı peki, bay raab neden cinnet geçirdi? (run amok: cinnet geçirmenin, önüne gelene ölesiye saldırmanın tıp dilindeki adı) kendinden spoiler içeren bir film adı zaten. ama inanın filmi izlerken bir saniye bile olacakları tahmin edemedim.

gündelik hayattan çok fazla şey var, fazlasıyla doğaçlama ve doğal oyunculuk, tek sekansta çekilen bölümler, sallanan fassbinder'in o meşhur kiralık kamerası bu samimiyetin kanıtı. raab efendi'yi izlerken, hareketlerini, davranışlarını, ulan ben ne kadar çok benziyorum bu adama dedim. iş arkadaşlarının da pek tanımadığı, çok sessiz, çok efendi çocuktu, nasıl böyle bir şey yapar anlayamıyorum dedikleri türden bir adam. içtikleri o akşam o da benim gibi samimi olmak istedi insanlarla, mesafelerin kalkmasını, patronuna kardeşim ol, içelim dedi, adam mesafesini takındı ve karısıyla ortamı terk ettiler, ertesi gün ise patron raab'a daha fazla fırça kaymaya başladı. değiştiremediği işinden bahsedildi hep, komşular hep onu konuştu, ne kadar para kazanacaktı? tatilde nereye gidecektiler? insanlar hep yaptıkları, diğerlerinin yapamadıkları şeyleri anlatmaktan müthiş keyif alıyorlardı, hep bir böbürlenme, hep bir üstünlük taslama. fakirler miydi? değillerdi ortanın üstü bir aileydi bu trajediyi vuran. raab'ın yabancılaşması üst düzey, sadece eskiden kalan arkadaşıyla konuştuğunda kendini bulmuştu ki, karısı ise muhabbete balkon kalmıştı. karısının arkadaşı gelince de adam muhabbete balkon kaldı. karşı tarafın bahsettiği şey ne kadar ilgimizi çekmese de hı hı dediğimiz zamanlar yok muydu? ama karşı taraf anlatmaya devam ederdi hep. Hep bir taraf konuşunca diğeri susardı, kaçamadığmız onlarca konuşma, katlanmak zorunda kaldığımız onca insanlar ve cabası, raab efendi'ye belki de hak vermemek elde değildi.


Haneke'nin bu filmi izlememiş olma gibi bir durumu yok, der siebene kontinent'in bir çeşit öntaslağını fassbinder tek bir birey üzerinde yapmıştı. peki bay raab neden amok koşmuştu? cevabı belki de filmin başında anlatılan fıkralar kadar komik ve yüzeyseldi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder